16 Ağustos 2009 Pazar

Sokak Lambasının Dilinden

...Yeri geldiğinde korkmadan gidebilmek, dönebilmek ve tereddüt etmemekti,

Bizi senin dilinden karşımdayken duyabilmekti,

Bazen alışılmışlığa sığınma isteğiydi, yanı sıra kilometrelerce uzaklaşmak; fakat unutamamaktı,

İçimizden geçenleri karşımızdakinin yalnızlığı ile arasına girmeden, incitmeden sorabilmek ve aynı şekilde cevaplayabilmekti.

İsyan bayrağı çıkartabilecek sorulara tabii tutulmak; sebebi, nedeni ve sonucu ne olursa olsun kırılamamaktı.

Yaşanan olumsuzluklara rağmen karşı karşıya gelebilmekti.

Uzun süren muhabbetlerin en can alıcı sorusunu, en küçük zaman dilimine sığdırabilmekti…

“Adımız ne?” diye sorabilmek ve saniyelerle yetinmekti.

Her gün gidilen, kat edilen yolu unutturmamaktı, uzun sanılan yolların bir kelime ile kısaldığını ve cevap alamadan bittiğini…

Cevabı alabilene kadar diretme cesareti göstermekti…

En cesurcası, taraf olabilmek. “Evet ya da Hayır” diyebilmekti…

Sonunu bilemeyeceğimiz bir yola ve yolcusuna; ihtimaller de olsa eldekiler, yıllar sonra keşke dedirtmemekti…


2003 Mart/ İstanbul

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...