12 Aralık 2016 Pazartesi

Bu bir reklam değildir!

Kullandığı dilin, kelimenin ve üslubun içinde bulunduğu ve hitap ettiği toplumda ne anlam ifade ettiğini bilmeyen, bilse dahi "erklik" dağından önünü göremeyen reklamcılar var ve çok fazlalar!


Peki, bu neden mi bu kadar önemli?

Dilerseniz bunu da Yale Üniversitesi'den Prof. Timothy D. Snyder'in öğütlerinden okuyalım: "Faşizm koşullarında en büyük devrimcilik, işini iyi yapmaktır." (W. Benjamin)



Not: Marka tarafını, marka tarafı eleştirsin...

Hasbro Türkiye olaydan 1 gün sonra gelen tepkiler üzerine bugün şu açıklamayı yayınladı:

"Yılbaşına özel hazırladığımız kampanya videomuza gelen geri bildirimleri tek tek takip ediyoruz. Oluşan hassasiyeti dikkate alarak videoyu yayından kaldırdığımızı ve gelinen noktadan büyük üzüntü duyduğumuzu belirtmek isteriz. Rahatsızlık duyan herkesten özür dileriz."


21 Haziran 2016 Salı

Satır Başlarından XVIII

Önce;
Yazabilmek için uykuyu kaçırmak gerekti. Kasım/2015

Sonra;
Uyuyabilmek için yazmak gerekti. Haziran/2016 

“Hakkını veremediğin sıfatın öznesi olmaya yeltenme” 13 yaşımdan, 31 yaşıma bir garip mesaj!

Chavez mi, söylemiş bilmiyorum ama biri söylemiş; “Dünya değerlerimi sarsıyor” diye ben benimkileri iyiden iyiye bir sarstım. #ToplaGel

“Neden dünya böyle” diye soranlara etrafındakilere bakmanın yeterli olacağını söylerdim, o ara kendimi gözden kaçırtmışım.

Bu aralar şiir yazıyorum. Bu iyi bir şey.

Birinci anlam

Sarı.
Çizgili bir kağıt.

Vapur.
Dalgalara atlayan bir yürek.

Devlet sadece yaşam alanlarımı değil; artık zihnimi de işgal etmeye başladı.

Öznesi gizli, zamiri belgisiz, nesnesi belirsiz.

Eğer varsa bir ulu; dediklerinizden değil demediklerinizden yargılanacaksınız.

İnsanlığın beşiğiyle, medeniyet birbirine neden bu kadar uzak?

Milyonlarca yıldır seks yapan insanoğlu, konu seks olunca neden saçmalıyor?

Kimse Layka’yı hatırlamıyor? Ya da hastalılara çare olan deney farelerini.

“İnsan” tanımı yeniden yapılmalı.


Çok tanrılı din, en azından kimden neyi isteyeceğini biliyorsun.





5 Haziran 2016 Pazar

Bir Ütü Belgesli!

Yatak odasına gitti. Üzerine bornoz asılı ütü masasını kolunun altına koyup ders kitabıymış gibi salona götürdü. Masanın ayaklarını açtı. Bu kez içeri, ütüyü getirmeye gitti. Ütüyü getirdi.

Birazdan bir uyarının geleceğinden emindi. Elbiselerini almaya gittiği sırada odadan bir ses, “Kaynatılmış suyu kullan, kireçlenme yapmasın” dedi. Ütü masasına doğru yaklaşırken masanın üstünde ütü suyunu gördü. Ütünün haznesine su dökmeye başladı.

Daldı.
Su taştı.
Buharlaşmanın suyu azaltmasını bekledi.
Azalttı.
Ütünün tıpasını hafifçe kapattı.

Beyaz t-shirtlarını sırayla ütülemeye başladı. Ütüyü t-shirtün üzerinde buhar çıkararak gezdirirken...

Bir soru sordu kendine:

- Ütü yapmayı neden seviyorsun?
- Çünkü bir şeyleri düzeltebildiğimi görüyorum.

Ütü yapıp yapmamaktan kararsız kaldı. Bu kadarcık bir mutlulukla yetinmek mi insalıktı yoksa bu kadarcık bir eylem ile mutlu olabilecek hale getirilmek mi insanlık dışıydı.

Öyle ya da böyle ütü yapması gerektiğini hissetti.

Düşüncesizleşti.
Duygusuzlaştı.

Düzeltmekten vazgeçmesi gerektiğini hatırladı. Anladı ve sadece ütü yaptı.






10 Mayıs 2016 Salı

Neden İngilizce öğrenmek istiyorsunuz?

Yana yakıla iyi bir İngilizce kursu arıyorum. Seviye sınavlarının birinden çıkıp diyerine giriyorum.

O arada ülke ne yazktır ki yine kan revan. Akademisyenler “BARIŞ” için bildirileri imzalamış, yayınlaşmış. Hapse atılmışlar!

Bir sınava daha girmek için, otobüse bindim. Orta kapının karşısında sağ köşeye yaslanmışım. Etrafa bakınıyorum. Gözüm gazetede, amcamın biri saydırıyor, teyzem de veriyor veriştiriyor. Amca gazeteyi otobüse okuyor sanki. Bağırıyor. “Vay şeerrrefsizler” Dayanamadım. “Neyler?” diye çıktı ağzımdan, böyle istifrar edercesine. Teyze, “Sana demedi evladım, haberlere diyor. Akademikmiymiş neymiş, PeKaKa’lılara arka çıkmışlar”

Ben. Teyzenin gül cemaline aldanarak. “Yok teyzem onlar savaş bitsin, kimse ölmesin istiyor.” dedim. Amca yavaşça önlerine yuvarladığım topa abanarak vuruyor. “Sen PKK’lı mısın, IŞID’çi misin?”.

Hayda diyerek uzaklaşıyor. Hoppa diyerek iniyorum.

Şimdi ismini verip de reklam yapmayalım. Bir kursa girdim. Gene seviyem belirlendi. Nezaketli bir öğretmenimiz, geldi.  Sanırım çok zamanı yoktu veya biraz da prosedür var, “Yasin Bey neden İngilizce öğrenmek istiyorsunuz?” dedi.

Ağzımdan sere serpe çıkanları döküyorum aşağıya:

“Merak ettiğiniz kitaplar var. Çevrilsin istiyorsunuz da kimse çevirtmiyor onları mesela. (Amca geliyor aklıma, raydan çıkıyor gibiyim amma tatlı tatlı sapıyorum.) Bi de genel, bir sürü insan konuşuyor. Misal otobüste aynı dili konuştuklarımızla anlaşamıyoruz. Aynı dili bilmediklerimle daha büyük sorunlar çıksın istemiyorum.” dedim. Noktayı koydum.

İdareci hanım:
"Anlayamadım pek" dedi.

Sonra özür diledim. Öğrenci sayısını sordum. Ücreti sordum. Öğretmeni sordum.

Derken. Anlaştık.

Sonra, ben başka bi yere kaydoldum.

*Bir de neden İngilizce çalıştığımı soranlar var ama ben “neye çalıştığımı soranları” daha çok seviyorum.

28 Mart 2016 Pazartesi

Instagram’da son giren ilk çıkar devri kapanıyor mu?




Instagram’ın son giren ilk çıkar (LİFO); devrinden Facebook algoritmasına geçeceği ABD’den, Avrupa’ya hatta Hindistan’a kadar binlerce takipçiyi rahatsız etti.

İşte o açıklama:



















Bu rahatsızlığın nedenleri neler?

-Birincisi geçtiğimiz yaz sonu Türkiye’de de yayına giren Instagram reklamları. Malumunuz tespih reklamından; kredi reklamlarına kadar mecranın dinamiğine uygun olmayan içerikte ve tonda binlerce post ad’ler çıkıldı.

-İkincisi ise Instagram’ın algoritmasının Facebook algoritmasına döneceği.

Instagram neden böyle bir değişikliğe gitmek istiyor?

Instagram’a göre bu değişikliğin nedeni şuana kadar takip ettiğiniz kullanıcılar içerik yayınladığında; yayınlanan içeriklerin ortalama yüzde %70’inin takipçiler tarafından görüntülenemediği. Burada kullanıcı deneyimlerini dikkate aldığını açıklayan Instagram; en çok önemsediğiniz anları göstermek istediğini belirtiyor. Ve bu timeline’nınız ilgi alanlarınıza ve kişilerle etkileşim sıklığınıza göre spesifik olacak. Bunun için bir acelesi olmadığını belirten Instagram yönetimi yeni deneyimi ilerleyen aylarda göreceğimizi belirtti.

Olası aksiyonlar neler olabilir?

Akıllı telefonunuzun türüne göre gönderi bildirimlerini profillerin üstünde yer alan “...”tan veya gönderilerin üstündeki “...”yı tıklayıp; “Gönderi Bildirimlerini Aç” seçeneğini işaretleyebilirsiniz

Instagram’ın etkileşim rakamları azaldı mı?

San Francisco merkezli teknoloji sitesi VentureBeat’de yayınlanan rapora göre 10.000’den fazla kullanıcı ile yapılan araştırmada etkileşim geçen senenin rakamlarına göre %40 azaldığı açıklandı

Change.org'da #keepinstagramchronological kampanyası



Instagram’ın ilerleyen aylarda yapmayı planladığı algoritma değişikliğine karşı Sarah Heard adlı kişi #keepinstagramchronological hashtag’i ile change.org’da 2 hafta önce bir kampanya başlattı. Kampanya şu ana (29 Mart 00:28) kadar 311.00’e yakın imza toplandı.

Peki Instagram ne diyor?

Şimdiye kadar değişen bir şey olmadığını ve herhangi bir değişiklik olduğunda kullanıcılara bilgi vereceklerine söz veriyorlar.




Bu değişiklik raporlama kelemlerinde ne gibi farklılıklar yaratabilir? Onu da Instagram algoritması değiştiğinde konuşuruz.:)





27 Mart 2016 Pazar

Sokak Oyunlarından - 2

Yüksek bir ağaca sallanan ipten-asma merdiven ile çıkan arakadaşımıza bakıyor, konuşuyoruz...

Böyle merakla, dinledi ve baktı. "Ben seni tanımıyorum ya poncik" dedi. Anladım:), güldüm baktım. "Sen nerden biliyorsun bunları" dedi. Sarıldım. İçimden "tanıyorsun o çocukları, sen de çok iyi bilirsin yokluğu" dedim.

Tırmanamaya devam ettim.

Eve geldik.

"benden iyiydin
 artık inanmam" dedi.

Meyveleri çok sevdik, çok ağaca daldık. Ondandır dedim. Hatırladık o çocukları güldük. Özledik. Poncikledik...

Sokak Oyunlarından-1

26 Şubat 2016 Cuma

Can Dündar ve Erdem Gül tutuksuz; peki adalet tecelli edebilecek mi?



Evvel zaman içinde yamyamlık

'Yamyam'lığın iki türlü olduğunu okumuştum. Bunlardan biri içe dönük yamyamlık öteki ise dışa dönük yamyamlık. İçe dönük yamyamlıkta sadece kan bağı olan ölülerin vücutları yenirken; dışa dönük yamyamlıkta düşmanların bedeni yenmekteydi.

Amaç aynıydı, 'güç' kazanmak!

Bundan tam 4 yıl önce T24’ün gece vardiyasından çıkmıştım. Ahmet Şık ve Nedim Şener bir önceki akşam tahliye edilmişti. Vapurda aklımı meşgul etmeye başladı. Bizler birbirilerinin etlerini yiyerek medeniyete sahip olmuş dirilerin türdeşleri miyiz? Medeni zamanda değişen tek şey ''suçun vasfı'' mıydı?

Artık insan yemek suçtu ama insanları düşüncelerinden dolayı diri diri yakmak ya da onları sindirmeye çalışmak suç değildi.

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde aydınlar, gazeteciler, öğrenciler tutsak; yobazlar, hırsızlar, firariler özgür, muktedirler de halkının beşiğini tıngır mıngır sallar iken!

Geleceğe Dönüş

Dün 92 gün sonra Türkiye’nin en ünlü gazetecileri Can Dündan ve Erdem Gül serbest bırakıldı.



Peki niçin alındılar?

Neden bırakıldılar?

Bu kadar önemli bir davada yerel mahkeme nasıl hak ihlali yaptı?

Devlet bunu yapmayı kimden öğrendi!
(Araya mesaj kaygısı taşıtan reklam da alalım:)


Bu soruların yanıtı için 13 Aralık 2012’ye gidelim



Ahmet Şık ve Nedim Şener 375 gün hapis yattı ve dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan durumu iki kelime ile şöyle özetledi: Hayırlı Olsun

Ki bu davanın başlangıcı Strasbourg'da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ahmet Şık'ın "İmamın Ordusu" kitabını bombaya benzetmesi ile başladı. Daha sonra bunu seçimlere 2 gün kala NTV canlı yayınında Ruşen Çakır’a tekrarladı. İzlemek için tıklayın.


6 ÖYLE KİTAPLAR VARDIR Kİ BOMBADAN TESİRLİDİR... paylaşan: vaktibahar


Yıllar sonra bu kararı Gülen Cemaati’nin savcılarının yaptığı iddia edildi ve hatta bazı savcılar için gözaltı kararı çıkarıldı. Ve devlet yetkilileri bir daha böyle bir şey yaşanmaması temennisinde bulundu.

Şimdi tekrar günümüze dönelim


  • Ülkenin yerel mahkemeleri "hak ihlali" yaparak Türkiye'nin en ünlü gazetecilerini 92 gün hapiste tuttu.
  • Bu sürede Silivri Cezaevi önünde nöbetler tutuldu.
  • Basın özgürlüğü nöbetlerini itibarsızlaştırmak isteyenler oldu.
  • Dünya’daki çeşitli ülkelerden ve kuruluşlardan Can Dündar ve Erdem Gül nezninde basın özgürlüğü açıklamaları yapıldı.
  • Meclis’te kulis çalışmaları yapıldı.
  • AKP’lilerin kendi aralarında tutuksuz yargılama konusunda çatışmalar yaşadığı iddiaları gündeme geldi.
  • Anasaya Mahkemesi, Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün bireysel başvurusunu, "Niteliği itibarıyla konunun Genel Kurul tarafından karara bağlanmasını" gerekçe göstererek Genel Kurula sevk etti. 3’e karşı 12 oyla kabul edildi.
  • Saatlerce de tahliye işlemlerinin gerçekleşmesi beklendi.


Peki sizce de adalet tecelli etti mi?

Adaletin tecelli etmesi için sıradan vatandaşların dünya basınına çıkma ihtimali nedir?

Tutuklu ve Hükümlü gazetecilerin davalarında hak ihlali olup olmadığını tespit etmek için aynı süreci kaç kez yaşamamz gerekiyor!

Tutuklu ve Hükümlü Gazeteciler Listesi

1-    Ali Konar, Azadiya Welat Gazetesi Temsilcisi, Malatya E Tipi Kapalı Cezaevi
2-    Beritan Canözer, Jin Haber Ajansı (JINHA) Muhabiri, Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi
3-    Erdal Süsem, Eylül Dergisi Editörü, Edirne F Tipi Cezaevi
4-    Erol Zavar, Odak Dergisi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
5-    Ferhat Çiftçi, Azadiya Welat Gazetesi Gaziantep Temsilcisi, Gaziantep H Tipi Cezaevi
6-    Feyyaz İmrak, Dicle Haber Ajansı (DİHA) Muhabiri, Antalya Cezaevi
7-    Gurbet Çakar, Hevi Kadın Dergisi, Van E Tipi Cezaevi
8- Gültekin Avcı, Bugün Gazetesi Yazarı, Silivri 9 Nolu F Tipi Cezaevi
9- Hamit Dilbahar, Azadiya Welat Gazetesi Yazarı, Erzurum H Tipi Cezaevi
10- Hatice Duman, Atılım Gazetesi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi, İstanbul
11- Hayri Tunç, Jiyan.org Muhabiri, Silivri 9 Nolu F Tipi Cezaevi
12- Hidayet Karaca, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı, Silivri 9 Nolu F Tipi Cezaevi
13- Kamuran Sunbat, Dicle Haber Ajansı (DİHA) Çukurova Eski Muhabiri, Şırnak T Tipi Cezaevi
14- Kenan Karavil, Radyo Dünya Genel Yayın Yönetmeni, Kırıkkale F Tipi Kapalı Cezaevi
15- Mazlum Dolan, Dicle Haber Ajansı (DİHA) Muhabiri, Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi
16- Mehmet Baransu, Taraf Gazetesi Yazarı, Silivri 9 Nolu F Tipi Cezaevi
17- Mesut Aslan, Ötekilerin Postası, Gaziantep H Tipi Cezaevi
18- Mikail Barut, Özgür Halk Dergisi eski Editörü, Silivri Silivri 9 Nolu F Tipi Cezaevi
19- Miktat Algül, Mezitli FM Genel Yayın Koordinatörü, Sincan 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi
20- Muhammet Yusuf Keskin, Yurtsever Gençlik Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü, Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi
21- Mustafa Gök, Ekmek ve Adalet Dergisi Ankara Temsilcisi, Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevi, ANKARA
22- Nazım Daştan, Dicle Haber Ajansı (DİHA) Muhabiri, Antep H Tipi Cezaevi
23- Nedim Oruç, Dicle Haber Ajansı (DİHA) Muhabiri, Şırnak T Tipi Cezaevi
24- Nuri Akman, Dicle Haber Ajansı (DİHA) Muhabiri, Malatya E Tipi Cezaevi
25- Nuri Yeşil, Azadiya Welat Gazetesi Dersim Temsilcisi, Elbistan E Tipi Kapalı Cezaevi
26- Özgür Amed (Ethem Çağır), Özgür Gündem Gazetesi Yazarı, Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi
27- Rojda Oğuz, Jinha Muhabiri, Van E Tipi Cezaevi
28- Sami Tunca, Mücadele Birliği Dergisi Yazı İşleri Müdürü, Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi,
29- Serkan Aydemir, Tatvan yerel gazete muhabiri, Bitlis E Tipi Cezaevi
30- Seyithan Akyüz, Azadiya Welat Gazetesi Adana Temsilcisi, İzmir 1 Nolu F Tipi Cezaevi
31- Şahabettin Demir, Dicle Haber Ajansı (DİHA) Van Erciş Açık Cezaevi
32- Yılmaz Kahraman, Özgür Halk Dergisi Editörü, Silivri 5 Nolu F Tipi Cezaevi
Liste için kaynak: http://tutuklugazeteciler.blogspot.com.tr/

5 Ocak 2016 Salı

Pir Mehmet'ten Diyanet'e, Görmezlere: Kalmışsın Bir Kış İçinde

Evet Müslüman olmadığımıza inanıyorum.

Bunu Diyanet'ten duymayasınız diye çoğu kez dile getirmişimdir.

Sofra duası, Cem gibi ritüellerimiz ve beraberindeki deyişlerimizin erkânı İslami usullerden fersah fersah uzak binlerce ve hatta milyonlarca yıllık ritüellerle doludur. (Yakınçağda sunnileştirilme örnekleri mevcuttur)

Bunları okurken bir davranışın rituel olabilmesinin ne denli çağlar gerektirdiğini düşünün!

Diyanet bunu diyememiş ama siz yaşadığım anlayışın temellerine Ezoterik (Batınilik) diyebilin isterim. Velhasıl günün birinde sevdiğinize mani olan Ezoterik/Batinilik veya bulunduğumuz yerdeki adıyla Alevilik de olsa o anlayışı da terk edebilin. Ya da inancınızi, dininizi, felsefenizi, İslamınızı koruyabilmek adına ses edin. Çünkü artık dediklerinizden değil; diyemedikleriniz yüzünden yargılanacaksınız!

Ve bir Müsluman olmayarak tekrar ediyorum "Cehennem var olsun başka bir şey istemiyorum".

GÖRMEZ'E GELSİN

Kalmışsın bir kış içinde
Gam gönlünü yaz edersin
Elin yoktur iş içinde
Karanlıkta göz edersin

Kış kaydini görmemişsin
Gonca gülü dermemişsin
Dört kapıya ermemişsin
Gelmiş burda söz edersin

Ne var bilin mi belinde
Çok çeneler var dilinde
Sim ü zer yoktur elinde
Dükkan önün toz edersin

Bağlandığın yeri bilmen
Canbazsın dükkana gelmen
Alırsın kıymetin bilmen
Kumaşımı bez edersin

Ağzın dolu hep kıyl ü kaal
Kalbinde yoktur hiç bir hâl
Soran bize bin yıllık yol
Yel ardından naz edersin

Mağripten atanı bilmen
Meşrikten tutanı bilmen
Cana can katanı bilmen
Beri gelir iz edersin

Pîr Mehmed'im der buyursam
Karşında iplik eğirsem
Gizli sırları duyursam
Değildir der göz edersin

Pir Mehmed/860(ö)/Kalmışsın Bir Kış İçinde


LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...