Şu 10 milyon TL’yi kazanan 73 yaşındaki yaşlı amcanın
biletlerinden birine 500 bin TL, bir diğerine de 80 bin TL vurduğunu okuyunca
beni görenler bir insanlık dramına tanık oldu.
Önce ‘’hangisi daha erken kalkar ya’’ dedi. Bir süre
duymamazlığa verip elimdeki dergiyi okumaya devam ettim. Ancak etrafta ondan ve
benden başka kimse olmadığını da görünce 110’u işaret ederek birazdan
kalkacağını söyledim. Sonra bir baktım, gecenin ikisinde tanımadığım bir insanı
Kadıköy’deki Metro şirketinden Ankara’ya yolçuluyordum. Arkasından el
salladığımı görünce de benim de ne kadar gitmeye ihtiyacım olduğunu hissettim.
Biz aniden önemli karar alması gereken son milletiz niye mi? Al: Fransa'nın
kararını duyunca kendinden geçip kendininki sandığı Mazda marka arabayı
parçalayan ve eylem sonunda boykotçuyu uyaran arkadaşının 'abi bu senin araba
değil, hatta galiba bu Fransız malı da değil'' demesi ve tüm ilgiyi üstüne çekmesiyle
sonuçlanan eylemler, aniden alınan boykot kararları yüzündendir.
Elinde muhabbet kuşu dolu bir kafesle, tıka basa
dolu metrobüse binen adam empati kurmaya mı çalıştı acaba?
Ben devlet kapitalizminin 'mecburen alacaksıncı' pazarlama
zihniyetinden bilhassa nefret ediyorum. Mesela Uzunçayır’dan metrobüse binicem
ama etraf Hamidiye su dolu. Ben bu suyu içmek istemiyorum arkadaş. Ne adını
seviyorum ne de pet şişesini. Ama aynı durum metroda da karşıma çıkınca...
Güzergahımdan tiksindim. Bu ara vapuru kullanıyorum…
Dışarı gezmeye çıkıp da ‘’kantin’’ alıp dönen arkadaşım var.
Bilim kurgu filmlerinden midir nedir galiba bizim gezegen çok uluorta duruyor.
Önüne gelen Dünya’ya düşüyor. Efendi gibi soruyorsun, ‘’hayırdır’’ diye ‘’en yakın gezegen burasıydı’’ demiyor
mu? Mekiğiyle, yarasıyla orada bırakıp lan s.ktirgit diyesi geliyor insanın ama
ne yapcan misafir işte…
Metrobüsün olağanca kalabalığında hiç çekinmeden ayakta zor
durduğu halde çekirdek çitleyen insan da gördüm.