15 Eylül 2012 Cumartesi

Sevgili ördek, insanlığın hiç lüzumu yoktu değil mi!


Bu mektup Bursa Osmangazi’de tecavüze uğradığı iddia edilen ve sahibi tarafından, “Bu ördekten artık fayda gelmez. Kesip hayvanlara vermekten başka çarem yok. Mecburum. Besleyemem ben bunu” ifadeleriyle ölüme mâhkum edilen ördeğe yazılmıştır…

***

Senden bir şey saklamadan yazıyorum tüm olanları…

Biz insanlar size özgü davranışları hayvan olduğunuzu ve tabiatınızın gereği olduğunu unutarak kendi türümüze hakaret içeren anlamlarda kullandık hep. ‘Ördek gibi yürüyor’ dedik, ‘korkak ördek’ dedik.

Dedik ha dedik!..

Dün internette hızla yayılan ölüm fermanını okuyunca tatildeyken gördüğüm türdeşlerin canlandı gözümde. Nasıl da başınızı dimdik tutan bir yürümeniz var. Sen o uzun ve zarif boynunu sakın ha bükmeyesin! Sana yapılanın ya da yapıldığı iddia edilen şeyin ağırlığına, insan evladının vicdansızlığına aldırmadan o asaletli yürüyüşüne devam edesin.

Akşamları kümes etrafında yürürken ya da bir su kenarında yüzerken hissettiğin o ölüm korkusuna yol açan vicdanları muhasebeye tutuyorsundur!

Nasıl anlatacağımı bilemedim, şimdi. Deniyeceğim, beyaz ördek.

Biz de senin cinsine benzeyenlere ‘kadın’ diyorlar. ‘Kız, bayan’ gibi kelimeleri de kullananlarımız var. Ama bu konuya da girersem aklın iyice karışabilir! Sustum.

Senin başına gelen şeyin aynısını insan evladı kendi hemcinsine hatta aile ferdine de yapıyor. Sonra ‘ahlak değerleri çok fazla gelişmiş’ türdeşlerimiz ismine töre’ dediği sistemi hayata geçirmek, üzerlerindeki sorumluluğu atmak adına tecavüze ya da iftiraya uğrayan kadın insanını katletme yolunu seçiyorlar! Onlara silahı, ayağına taş bağlayıp denizin dibini ‘hak’ gören zihniyet; seni de yırtıcı türdeşlerine yedirecekmiş!

Bunu yazıyorum çünkü ben sana verilen cezaya daha şaşırırken, sen çoktan acısını içinde yaşamış, metanetle karşılamış ve haberi kümesinden içeri buyur etmişsindir.

Yani sen bir töre kurbanısın! Hatta belki de sen dünyada ilk defa töre kurbanı olan bir hayvansın.

Özellikle bu son iki cümleyi ben de anlamlandıramadım ördek!

Henüz yaşıyor musun, bilmiyorum? Umarım yaşıyorsundur. Bazı iyi kalpli ağabeyler ve ablalar seni almaya geldi; ama sanırım sahibin vermemiş.

Öğrendiğime göre, sahibin aslında tecavüze ya da iftiraya uğramana kızmamış. Senin böyle bir haberle duyulman onu kızdırmış.

‘Eeee öyleyse beni niye öldürüyorsunuz?’ dedin. Duydum.

Şimdi!..

İnsan evlatlarında bir de “Kolu komşu ne der?..” diye bir davranış şekli var ki; aslında az önce anlattığım törenin temel nedenlerinden biri de budur.

Kafan çok karıştı değil mi?

Ben de bunları yazarken içimden hınç geçirdim istemeden.

Sahibine ulaşabilsem bile yasalar seni bana verir mi bilmem? Ama eğer bu yazı dönüp dolanır da sahibine ulaşırsa; o öğretilerle büyümüş ak sakallı amca o ağabeyleri, ablaları dinlemezse belki Karacaoğlan’ın şu dizilerini dinler. Dinler de, biz seni kurtarmak adına bir hayvanat bahçesine değil de Sapanca Gölü’ne bırakırız…

Yeşil Başlı Gövel Ördek

….

Hani Karac'oğlan hani 
Veren alır tatlı canı 
Yakışmazsa öldür beni 
Yeşil bağla ala karşı




LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...